6. Uluslararası Etik Zirvesi 13 Haziran tarihinde “Tufanda Hayatta Kalmak” temasıyla iş dünyası, akademisyen ve hukuk çevrelerinin katılımıyla İstanbul Bilgi Üniversitesi santralistanbul Kampüsü’nde gerçekleştirdi.
2010 yılından bu yana iş etiği ilke ve politikalarının anlaşılması, benimsenmesi, yaygınlaştırılması, şirketlerin yazılı kültürünün temel taşı haline gelmesi için kılavuzluk etmek ve referans merkezi olmak misyonuyla faaliyet gösteren Etik ve İtibar Derneği TEİD, 6. Uluslararası Etik Zirvesi’ni “Tufanda Hayatta Kalmak” temasıyla düzenledi. 13 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirilen zirvede, ulusal ve uluslararası düzeyde başarılı kuruluşların önde gelen yöneticileri, bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.
Etik krizler ve etkileri masaya yatırıldı
Uluslararası Etik Zirvesi’nin 6. yılında dünyaca ünlü şirketlerin yaşadıkları etik krizler incelenip ‘tufanda hayatta kalmak’ için yapılması gerekenler, deneyimli yöneticilerin katılımıyla tartışmaya açıldı. Etik krizlerin ortaya çıkmasını engellemeye yönelik çalışmaların yanı sıra kriz sırasında liderlerin ve üst düzey yöneticilerin bu süreci yönetirken göz önünde bulundurmaları gereken hususlar masaya yatırıldı, kriz sonrası şirket etik politikalarının gözden geçirilmesi ve kriz sonrası iletişimin ve itibar yönetiminin nasıl olması gerektiği konuları örnekleriyle beraber incelendi.
1 milyon insan günde 1 dolardan az kazanıyor
Zirvenin açılış konuşmalarını TEİD Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Öncer ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Atilla Eriş yaptı. Açılış konuşmasında Selçuk Öncer, 1,3 milyar insanın hayatlarında elektriği hiç görmeden yaşayıp ölecekleri, 1 milyar insanın günde 1 dolardan az para kazandıkları bugünün dünyasında verim ve büyümeye su kadar ihtiyaç duyulduğunu ifade etti. Öncer, dünyanın kapitalizm ile en travmatik sınavını verdiği 2008 global krizinin süren etkilerini hatırlamadan geleceği planlamaya imkan olmadığını belirtti.
OECD tarafından 1 Haziran’da yayımlanan “Global Ekonomiye Bakış” raporuna göre dünya ekonomisinin, 13 trilyon doların buharlaştığı 2008 kriziyle yediği darbeyi atlatmaktan hala çok uzak olduğunu kaydeden Öncer, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerdeki büyümenin de parlak bir gelecek vadetmediğini söyledi. Dünya Bankası’nın yolsuzluğun dünya ekonomisine olan etkisinin yüzde 2,6, yani yaklaşık iki trilyon dolar olarak açıkladığına dikkat çeken Öncer, iş dünyasının içinde bulunduğu bu sorunun çözümünü öncelikle kendisinin bulması gerektiğini vurguladı.
Öncer, OECD ve Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmelerinin benimsendiği 1997 ve 2000 yılından bugüne, her iki kurumun özel sektöre karşı gün geçtikçe artan kapsayıcı tutumunun pozitif sonuçlar vermeye başladığını dile getirdi. Bu karamsar tablo içinde bir diğer umudun gençler olduğunu söyleyen Öncer, bugünün gençlerinin global dünya vatandaşı olarak yetiştiklerini, gençler çözüm üretmeye ne kadar hızla yöneltilebilirse mevcut çelişki ve açmazlardan çıkışın yollarının bir o kadar hızlı olacağını belirtti.
6. Uluslararası Etik Zirvesi’ni İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde bu inançla gerçekleştirdiklerini söyleyen Öncer, Etik ve İtibar Derneği’nin iş dünyası ve üniversite öğrencilerini bir araya getirip insanlığın sorunlarına çözüm arayacakları bir platform kurduklarını belirtti. Bu yaz açılacak Etik İnovasyon Kampları’nda çalışacak gençlerin zorlu bir ETHATLON’un ardından oluşturacakları politika önerilerini sadece Türkiye Cumhuriyeti değil, tüm G20 hükümetlerine sunabileceklerini kaydeden Öncer, Türkiye’nin pilot ülke olacağı projenin tüm G20 ülkelerini kapsayacak şekilde planlandığını, gençlerin desteğiyle dünyayı daha iyi bir geleceğe taşıyacaklarına inandığını belirtti.
“Etik krizler iş dünyasını derinden etkiliyor”
Açılış konuşmasında Prof. Dr Atilla Eriş, TEİD ile verimli bir işbirliği sürdürdüklerini belirterek üniversite bünyesinde İş Etiği Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni hayata geçirdiklerini, merkezde üniversiteli gençlerin katılımıyla önemli projeler gerçekleştirdiklerini ifade etti. Etik krizlerin iş dünyasını derinden etkilediğini kaydeden Eriş, bir ülkede yaşanan kural dışı bir uygulamanın sadece o ülkeyi etkilemediğini, uluslararası düzeyde fırtınalar kopardığını söyledi. Eriş, etik açıdan ister kamu ister özel sektör kuruluşu olsun, hukuk çerçevesinde olmak üzere yönetim, üretim, iletişim ve diğer faaliyetlerinin her aşamasında etik kuralları ön planda tutan, liyakat ve verimliliğe önem veren, hata yapıldığında bunu cesurca itiraf ederek saydam bir şekilde gereken önlemleri alan, çalışanlarının hak ve hukuklarına saygı gösteren çağdaş bir yaklaşımın krizlerin önlenmesinde ve atlatılmasında etkili olacağını vurguladı.
“Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi hayata geçti
fakat buna rağmen yolsuzluk bitmedi”
Açılış konuşmalarının ardından, Queen’s Counsel ünvanına sahip, Peters&Peters Kurucusu, Beyaz Yaka Suçları Uzmanı, Zirve Başkanı Monty Raphael QC, OECD Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi’nin benimsenmesinin üzerinden 20 yıl geçtiğini, fakat buna rağmen yolsuzluğun hala bitmediğini belirtip, bu durumun yolsuzluğun sadece yasalarla ve cezalarla bitirilmesinin mümkün olamayacağını gösterdiğini söyledi. Özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının ortak gayret ve çalışmalarının geleceğe dair umut uyandıran gelişmeler olduğunu belirten Raphael, Etik ve İtibar Derneği gibi kuruluşların gayretlerinin gelecekteki adımların geçmişte atılan adımlardan daha sağlam ve daha etkili olacağı yönünde güven uyandırdığının altını çizdi.
Zirve 5 oturuma ev sahipliği yaptı
Beş paralel oturuma ev sahipliği yapan zirvenin ilk oturumunda Cerebra Muhasebe Denetim Danışmanlık Yönetici Ortağı Fikret Sebilcioğlu, “Şirket Varlıklarının Kötüye Kullanılması ve Yolsuzluk Risklerine İlişkin Etkin Mücadele Yöntemleri”ni ele aldı. İkinci oturumda Bağatur Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Av. Dr. Çağrı Bağatur, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı Kurul Üyesi Arb. Av. Nihat Şimşek, Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanlığı Tetkik Hakimi Fatih Karataş ve Musal Hukuk Bürosu’ndan Arb. Av. Neyir Şeyda Musal eşliğinde “Arabulucuk Sanatı: Uyuşmazlık Çözüm Stratejinizi Sorgulayın”, üçüncü oturumda İlgün Danışmanlık Kurucusu Mustafa İlgün “Güven, İtibar ve İletişim”, dördüncü oturumda PwC Türkiye Rekabet & Regülasyon Direktörü Ali Ilıcak “Şirket Perspektifinden Kişisel Verilerin Korunması” konularını masaya yatırırken, beşinci oturumda Tofaş Dış İlişkiler Direktörü Güray Karacar, ODE Yalıtım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Turan ile birlikte “21. Yüzyılın Rekabetçi Ortamında Aile Şirketleri” konusunu mercek altına aldı. Paralel oturumların ardından Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Kurucusu ve Başkanı Ali Nasuh Mahruki, “Sporda, Dağcılıkta ve Afetlerde Etik” konusundaki görüşlerini katılımcılarla paylaştı.
Türkiye’de her kişinin 1.600TL’si suistimal ediliyor
“Şirket Varlıklarının Kötüye Kullanılması ve Yolsuzluk Risklerine İlişkin Etkin Mücadele Yöntemleri” panelinde Fikret Sebilcioğlu, Türkiye’de her bir kişinin cebinden ortalama bin 600 TL paranın suistimal edildiğini belirtti. Şirketlerde departmanlar bazında suistimal vakalarını analiz eden bir sunum gerçekleştiren Sebilcioğlu, ‘suistimal ağacı’ olarak tanımladığı şemada yolsuzluk, şirket varlıklarının kötüye kullanılması ve mali tablolarda suistimal vakaları hakkında bilgi aktardı.
Türkiye’de ki şirketlerin %98 aile şirketi
“21. Yüzyılın Rekabetçi Ortamında Aile Şirketleri” oturumunda Orhan Turan, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 98’inin aile şirketi olduğunu belirterek, bu şirketlerin dile getirilmeyen birçok sorunu olduğunu kaydetti. Kurumsal yönetimin gerçek anlamda bir altyapı olduğunu ifade eden Turan, etik, itibar ve sosyal sorumluluğun bu yapı üstünde kurulduğunu söyledi. Türk Ticaret Kanunu’nun zorlamasıyla değil, irade ortaya koyarak kurumsal yapıya geçmenin önemine değinen Turan, bunu hayata geçirmeyi başaran aile şirketlerinin katma değer üretmeyi ve sürdürülebilir büyümeyi başardığını belirtti. Türkiye’de şirketlerin ortalama ömrünün 34 yıl olduğunu söyleyen Güray Karacar ise en uzun ömürlü Türk şirketlerinde 4. kuşağın iş başında olduğunu, dünyaya bakıldığında Japonya’da 49. neslin, ABD’de 14. neslin görüldüğünü kaydetti. İtalya’da şirket ömrü ortalamasının 104 yıl olduğu bilgisini veren Karacar, Türkiye ile olan 70 yıllık farkın en önemli nedeninin aile bireylerinden kaynaklandığını, Türkiye’de aile şirketlerinin en önemli sorunlarının aile bireyleri arasındaki sorunlar olduğunu söyledi. Bunun önüne geçmek için aile şirketinin anayasasını hazırlamak ve bunu şirket sözleşmesine koymak gerektiğini dile getiren Karacar, diğer yandan olumlu gelişmelerin de yaşandığını, Türkiye’de kurumsal yönetimi ihtiyaçları doğrultusunda belirleyerek hayata geçiren aile şirketlerinin dünya çapında model oluşturabilecek başarılar elde ettiklerini söyledi.
“Şirketler yoksa vergide yok”
Uluslararası Etik Zirvesi’nde Goodyear Hukuk ve Uyumdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Dominikus Golsong, zirveye adını veren ‘Tufanda Hayatta Kalmak’ hakkında sunumunu gerçekleştirdi. Golsong, işletmelerin hedefinin sürdürülebilirlik ve büyüme olduğunu, hükümetlerin ise dengeli toplum kurmak için her şeyi vergi ile yapmayı hedeflediklerini, ancak şirketler olmadan verginin olmayacağını belirtti. Günümüz dünyasının koşullarında bölgesel konumdan küresel düzeye geçildiğini kaydeden Golsong, mevcut ortamda OECD gibi küresel referansların söz konusu olduğunu, bu bakımdan yerel ortamlarda şirketleri küresel düzeyle uyumlu hale getirmek gerektiğinin altını çizdi. Etik değerlerin CEO’dan fabrikadaki işçiye kadar herkes için aynı derecede bağlayıcı olduğunun altını çizen Golsong, Good Year’in küresel iyi uygulamalarından örnekler verdi.